Çocuğun Öğrenme Stillini Anlamak Neden Önemli?

Alanında değerli, uzman konuşmacılar Senem Han Uysal ve Meltem Canver Kozanoğlu ile gerçekleştirdiğimiz “Öğrenme Stilleri ve Sınıf Yönetimi” başlıklı eğitimde, anaokulları kurucu ve yöneticileri ile bir araya geldik.

Eğitim ve öğrenme süreci hiç bitmeyen bir yolculuk. Bu yolculuğun keyifli ve verimli olması için doğru planlanması, proaktif biçimde yönetilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor. Bunun en önemli basamağı da okul öncesinden yani anaokulu eğitiminden geçiyor.

Anaokulu eğitimi, çocuğumuzun eğitim sürecine ilk adım attığı belki de en önemli adımı attığı bir aşama. Bu noktada çocuğumuzun tüm eğitim hayatını şekillendirecek, tüm gelişimini etkileyecek bir deneyim başlıyor. Peki bu dönemde, çocukların öğrenme stilleri ne kadar anlayabiliyoruz? Ve eğitim içimizi ona göre şekillendirmek neden önemli?

Okul öncesi yönetici ve öğretmenlerine yönelik düzenlediğimiz ve ide okulları Kurucu Genel Müdürü Bünyamin Çelikten’in hoş geldiniz konuşmasını yaptığı eğitimde; Neşeli Fikirler’den Uzman Eğitimci Senem Uysal "Öğrenme Stilleri ve Sınıf Yönetimi" konusuna, Agape Danışmanlık’tan Uzman Psikolog Meltem Canver Kozanoğlu "Öğrenen Hangi Parçamız" konusuna değindi.

 “Öğrenme Stilini Anlayıp Bunu Sınıf İçerisine Nasıl Yansıtabileceğinize Bakmalısınız.”

Öğrenme; herkes için aynı, standart bir eylem değildir. Her bir kişinin benzersiz bir öğrenme, düşünme ve çalışma tarzı vardır. Herkesin kendi kişiliğinin ve deneyimlerinin getirdiği birçok farklı öğrenme stili bulunuyor. Duyusal öğrenme stilini genel olarak; işitsel, dokunsal, kinestetik ve görsel öğrenenler şeklinde sınıflandırabiliriz. Çocuğumuzun gelişim sürecinde hangi aşamada olduğunu belirleyerek ve öğrenme kalıbına uygun biçimde kurgulanmış bir eğitim yapısı çok daha etkili sonuçlar verecektir

Tüm bu stillerin bir arada sınıf ortamına yansıtılması gerektiğini dile getiren Uzman Eğitimci Senem Uysal, “Genelde, küçük yaş grubundaki çocuklarda dokunsal ve kinestetik öğrenme stilleri daha baskın oluyor. Farklı çocukların ihtiyaçlarına yer vermek için büyük grup çalışmalarının yanı sıra küçük gruplarla çalışmalar yapmak da önemli. Çocukların kendilerini ifade etme, konuşmaya ve iletişim halinde olmaya ihtiyaçları var. Dolayısıyla, arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle kurduğu iletişim öğrenmeyi çok destekliyor.

Sınıf yönetimi konusunda, okul öncesi öğretmeninin öğrencinin öğrenme stiline göre farklı stratejileri olmalıdır. Öğrenme, öğretmenin çocuklara aşıladığı bir olgu değil aslında. Çocuklar öğrenmeyi kendileri yapılandırıyor. Bu yüzden öğretmenin amacı öğretmek olmamalı. Tam tersine, özellikle okul öncesinde çocuklara doğru fırsatları sağlayarak, doğru fiziksel ortamları sağlayarak kendi öğrenmelerini gerçekleştirmek olmalı” dedi.

“Öğrenen Hangi Parçamız?”

Uzman Psikolojik Danışman Meltem Canver, “Öğrenen Hangi Parçamız?” konulu konuşmasında ebeveyn çocuk ilişkisinin, öğretmen çocuk ilişkisine nasıl yansıdığından bahsetti. Öğrenmede beynin sadece bir araç olduğuna değinerek, ruhsallığa temas etmeyen hiçbir öğrenmenin aslında öğrenme olmadığını vurguladı.

3-6 yaş arasındaki çocukların, dürtü dünyasının hareketli olduğu bir dönem içirişinde olduğunu ve çocuğun iç dünya ve dış dünya arasında kimi zaman ikilem yaşadığını dile getiren Meltem Canver, “Agresif dürtüler fazlasıyla ve bu dürtülerini henüz bastıramıyorsa çocuğun iç dünyasına yönelmek gerekir. İç dünya bu kadar şiddetliyken, o zaman öğrenmenin gerçekleşmesi mümkün olmayacak. Bir öğrenciyle olan her karşılaşmanızda bilin ki bir sürü bilinç dışı konu devrede oluyor. Çocuk okul öncesi döneme geldiğinde, kendi geçmiş sisteminden getirdiği karşılaşmalarıyla geliyor aslında. Evde yapamadığını dış dünyada yapıyor.” diyerek çocuklardaki okul fobisiyle ilgili şunları söyledi; “Okul fobisi diye bir şey yoktur aslında, ayrılık kaygısı vardır. Çocuk okuldan korkmuyor, evden ayrılamıyor. Yani okul fobisi olarak görülen durum, aslında ayrı olmaktan duyulan korku diyebiliriz. Hepimizin içinde anne baba imagosu var. Yeterince iyi bir imago iç dünyada oluştuysa, çocuk artık gittiği her yere kendi iyi bir içsel anne imagosunu da taşır. Ama yeterince iyi bir imago oluşmadıysa ayrılık korkusu gibi duygularla karşı karşıya kalır”

Konuştuk, fikir alışverişinde bulunduk, oyunlarla eğlenceli anlar yaşadık… Okul öncesi yönetici ve öğretmenlerine yönelik düzenlediğimiz keyifli bir eğitimi daha geride bıraktık.